Emirali Yağan’ın Yolculuğu: Arayış ve Sürgün
Bir arayışın insanı Emirali Yağan, farklı yollarla kendini ifade ederken hep bir arayış içinde bulur kendisini. Şiirde ve düzyazıda, içindeki yolculuk telaşını dindirmeyi başaramayan yazar, sürekli yeni yollarda olmayı tercih eder.
Yolculuğa olan tutkusunu besleyen nedir acaba? Tutkulu bir merak mı, hüzün dolu ayrıntılara dalma isteği mi, yoksa okuru da içine çeken bir yolculuk insanı olma dürtüsü mü? Belki de bir seyyah veya gezgin değil, daha çok farklı bir “topos” arayışında olan biri. Seyyahlar farklı coğrafyaları anlatırken, Yağan ise arayışını bu anlatımlara ekler ve her zaman bir sürgünde olduğunu hisseder; çünkü sürgün her zaman yalnızdır, diye belirtir.

“Babil’den Paris’e Kitabeden Kitaba” adlı eserinde hem incelemelere dayalı karşılaştırmalar sunan hem de metaforik bir bakış açısıyla konuları ele alan Yağan, Doğu ve Batı şehirlerinin yaşamını kendi serüveniyle harmanlar. Çalışması, gözlem, deneyim ve detaylı okumaları bir araya getirirken edebiyatın sınırlarına saygı duyar. Eseri, çeşitli dillerdeki anlatıları zarif bir üslupla birleştirirken kendine özgü bir “arayış”ı ortaya koyar. Eserde, sürgün ve yabancılık teması entelektüelin serüvenini özetler.
Gezi yazıları, mitolojik öyküler ve bilimsel araştırmalarla zenginleşen eserde, edebi üslup ön plandadır. Yağan’ın “sürgün serüveni”ne eşlik eden “topos” arayışı, okuru hem etkiler hem de düşündürür. Eser, dil, ev, vatan gibi kavramları işlerken, bir yandan da yokluğu ve özlemi temsil eden bir “topos”a vurgu yapar.
Odysseus’un İthaka’ya kavuşamayışı gibi, Yağan da kendi “ev”ine kavuşamayacaktır; çünkü o da bir sürgündür. Edebiyat dünyasında iz bırakan yazarlar gibi o da kendi “topos”unda kalacak, iz bıraktığı yerde yaşamaya devam edecektir.
More Stories
Erciyes Üniversitesi’nde 14 Mart Tıp Bayramı Töreni Düzenlendi
Anıt tescil edilen “Gavur Hamamı” satılığa çıkarıldı!
Eğitimde yeni tartışma: Liseler zorunlu olmaktan çıkıp 3 yıla düşürülsün